Prof. Dr. Tarhan: “Egosu büyük olan insan mutlu olamaz!”
Prof. Dr. Tarhan: “Egosu büyük olan insan mutlu olamaz!”
Üsküdar Üniversitesi Kurucu Rektörü, Psikiyatrist Prof. Dr. Nevzat Tarhan, insan hayatındaki huzur ve önemi konusunu değerlendirdi.
Haber Giriş Tarihi: 17.02.2024 11:11
Haber Güncellenme Tarihi: 17.02.2024 11:11
Kaynak: Haber Merkezi
Prof. Dr. Nevzat Tarhan, huzur kelimesinin İngilizce’de, kültürel anlamda tam karşılığının olmadığına işaret ederek, “(Mutluluk, öznel iyi oluş) şeklinde Türkçeye tercüme ediliyor ama huzur kelimesinde bizim anladığımız huzurla batı kültüründeki huzur kelimesi farklı. Onun için huzur kelimesinin kültürel bir boyutu var.” dedi.
Huzur kelimesini batı kültürünün mutluluk ile özdeştirdiğini, fakat oradaki mutluluğun da haz odaklı ve heyecan arayışı şeklinde olduğunu kaydeden Prof. Dr. Tarhan, “Kavramsallaştırmamış çünkü ihtiyaç hissetmemiş. Mutluluğu, huzuru haz odaklı düşündüğü için…” diye konuştu.
‘İnsanı değersizleştiren, doğuştan günahkâr kabul eden’ Hristiyan kültürüne karşı tepki olarak ortaya çıkan hümanizmin, insan odaklı, insanı kutsallaştıran, insanı ben merkezci yapan, ben merkezci olan insanın da egosunu şişiren bir yapı olduğunu anlatan Prof. Dr. Tarhan, şöyle devam etti:
Tarhan: “Egosu büyük olan insan mutlu olamaz”
“Egosu büyük olan insan mutlu olamaz. Haz peşinde olan insan modeli tanımlandı. Devamlı uyarılmış duygulanım dediğimiz yani devamlı heyecan içerisinde. Amerika’da en ufak bir şeyde sevindirik olurlar. Her şeye sevinir, aşırı duygu tezahürü yapılır. Öyle olunca da devamlı bir heyecan arayışında. Bu seferde tamamen olumsuz duyguları reddediyorlar, olumsuz duyguları yok sayan bir felsefe ortaya çıkıyor. Halbuki olumsuz duygular da insanın hayatının bir gerçeği. Bu ikisini yönetmek gerekiyor, bunu yönetemeyince hedonistik bir felsefe ortaya çıkıyor.
Negatifi reddetmek, acıyı reddetmek, acıdan kaçınmak ve hazza yönelmek şu an da batının felsefesi. Bu felsefe böyle durumlarda içsel barışı ihmal ediyor, dışsal tatmini arıyor. Dışsal mutluluğu arıyor yani şunu yap mutlu ol, şunu kazan mutlu ol, yani başarıyı zengin olmaya odaklamışlar. Halbuki başarı iç huzurdadır. Asıl başarıya sahip olan insanlar iç huzura sahip insanlardır. Kendini büyük, kibirli gören insanlar vardır, kapının eşiğiyle kavga eder. Bu insan başarılı mıdır? Zengin ama mutlu değil, batıda böyle çok insan var.”
Tarhan: “Geçmişte yaşayan insanlar mutlu ve huzurlu olamaz”
Prof. Dr. Nevzat Tarhan, anı yaşamak değil anda yaşamanın önemli olduğunu dile getirerek, geçmişe takılı, devamlı geçmişte keşkelerle yaşayan, beş on sene önce olan olayı sanki dün olmuş gibi yaşayan insanların mutlu ve huzurlu olamayacaklarını söyledi.
Gelecekle ilgili ‘2 ay sonra başıma şu gelirse’ diye kaygıları olanların da huzurlu olamayacağını kaydeden Prof. Dr. Tarhan, “Keşke ve acaba kelimeleri altında insan eziliyor. Huzurlu insan geçmişi değerlendirir, dersler çıkarır, geleceğe bakar, planını yapar ama bugünü kendiyle barışık olarak yaşar. Bu nedenle kendiyle barışık olarak yaşamak kelimesi, huzur kelimesini çok güzel ifade ediyor. Hatta buna mutluluk priminde otantik mutluluk deniyor.” diye konuştu.
‘Elim kolum bağlı ama ruhum bağlı değil…’
Psikiyatrist Prof. Dr. Nevzat Tarhan, Mevlâna’nın akıl hastasının yanına gidip ‘Elin kolun bağlı ama çok neşelisin, nasıl oluyor?’ dediğini, akıl hastasının da gülerek ‘Benim elim kolum bağlı ama ruhum bağlı değil, ben gayet mutluyum.’ dediğini anlatarak, insanın dünya hayatının da bu şekilde olduğunu ifade etti.
Üzüntüsüz bir hayat mümkün değil
Yine Mevlana’nın oğlunu çok üzüntülü, kederli gördüğünü ve kurt postunu kafasına geçirerek, kurt taklidi yaptığında oğlunun ‘Baba beni güldürdün’ dediğini, Mevlana’nın da ‘Ben seni güldürmek için yapmadım. Kurt normalde korkutucu bir hayvan, postun arkasında benim olduğumu bildiğin için güldün. Aslında senin yaşadığın bu acıların arkasındaki şeyler hepsi gerçek değil. Sen, yaşadığın üzüntünün arkasını gör. Üzüntünün, üzülmeye değmez olduğunu görmeni sağlamak için yaptım.’ Dediğini de anlatan Prof. Dr. Tarhan, “Müthiş bir metaforla ona üzüntüyü doğru analiz etmeyi sağlıyor. Çünkü üzüntüsüz hayat mümkün değil.” dedi.
Tarhan: “O kadar ben merkezci olmuşuz ki…”
Gazze olaylarına ve bölgede yaşananlara karşı kimi kesimlerin duyarsızlığına dikkat çeken Prof. Dr. Tarhan, “Yüzleşmekten kaçınıyor insanlar. O kadar ben merkezci olmuşuz ki, o kadar kendi penceremizden bakıyoruz ki… İnsan ona bakar, o acıyla düşünür ama onunla ilgili acıyı kabul edip zaten huzurun anlamı da birinci şartı acıyı kabullenmektir, sonra acıyı yönetmektir. Böyle durumlarda oturup ağlayalım mı? Hayır, ağlamak değil. Burada ne yapmam lazım? Burada bana düşen nedir? diyerek bir şey yapıp, kendini büyük bir anlamın parçası hissedip huzuru hissediyor. O zaman insan bütüncül bakıp, evrensel bakabiliyorsun her şeye. O zaman huzuru yakalayabiliyor insan.” diye konuştu.
Tarhan: “İnsan en kötü ortamda bile olsa huzurlu olmayı başarabiliyor”
Gazze olaylarını doğru anlamlandırarak, ‘Bana ne düşüyor? Ülkemize ne düşüyor? Kader planında ne vardır? Bunun kaderin bize mesajı nedir?’ gibi düşünülmesi gerektiğini söyleyen Prof. Dr. Tarhan, “Bazen öyle güzel konuşmalar oluyor. Diyor ki bir konuşmacı ‘İslam kendine yeni coğrafya arıyor.’ Mesela bu da bu olayı doğru anlamlandırmak ve insanın bakış açısını geliştirmesi. Bu evreni yaratanın planı nedir? gibi yaşanan olaylara bakabilmek insana huzur veriyor. Onun için insan en kötü ortamda bile olsa huzurlu olmayı başarabiliyor. Huzuru yakalayabilmek, acıdan, olumsuzdan kaçmak değildir. Olumluyu ve olumsuzu birlikte ele alıp, oradan dersler çıkarıp olumluya doğru bir şey yapabilmektir.” dedi.
Tarhan: “Olması gereken benliği yakaladığı zaman huzuru yakalıyor insan”
İnsanların bir gerçek benliği bir de ideal olmayı istediği benliği olduğunu kaydeden Prof. Dr. Tarhan, “Bir de olması gereken… İdeal benliğe her zaman ulaşamayız. O üç benlik arasında dengeyi sağlamak… Çünkü ideal benlik gerçekçi olmuyor. O, olması gereken benliği yakaladığı zaman huzuru yakalıyor insan. Bunun için muhakkak kişinin kendi iç yolculuğuna çıkıp kendini tanıması gerekiyor. Kendini eğlenceye vererek, neşe ve keyif anlamında hep neşe ve keyif olsun, vur patlasın çal oynasın. Bu huzur değildir.” şeklinde konuştu.
‘Wellbeing’ yani ‘Afiyette olma’ hali…
Beynin serotonini daha çok salgıladığı duruma da rahatlatıcı duygu durumu dendiğini kaydeden Prof. Dr. Tarhan, “Aktif duygulanım var. Rahatlatıcı duygulanım ve güvenli duygulanım. Bu üç duygulanımı aynı an da beraber yönetmek huzurdur. Sadece birine odaklanmak değil, sadece güvende olup, evin güvenli ortamında dünyadan kopuk yaşamak da devamlı huzur vermez. Yaratılıştan olan bu üç kimyasalın dengesini beynimizde o iç eczaneyi harekete geçirmeyi başaracağız. Aslında kendimize bir kimyacı gibi olacağız. Ona öznel iyi oluş ya da huzur deniyor ya da ‘Wellbeing’ diye şimdi literatürde geçiyor. İyilik ve iyi olma hali. Yani bizim literatürde Türkçedeki karşılığı aslında ‘Allah sağlık, afiyet versin’ denir ya, oradaki afiyet kelimesi….” diye bilgi verdi.
Tarhan: “Yanlışları kabul edeceksin ama bunu yöneteceksin”
Prof. Dr. Tarhan, sağlığın bedensel bir rahatlık, iyilik olduğunu dile getirerek, şöyle dedi:
“Afiyet de psikolojik rahatlık, iyilik. Literatürde böyle geçer, bu ikisi birlikte, sağlık ve afiyet olduğu zaman huzur oluyor. Çünkü hastalıklı bir insanda hiç kolay değil. Ancak Hz. Eyüp gibi olmak lazım, yani o hastalığa rağmen huzuru kaybetmemek… O da büyük sınavdır. Ancak peygamberlerin başarabildiği bir şey. Mesela dinginlik kelimesi de huzura yakın bir kelime. Fırtınaların içinde sakin kalabiliyorsun. Tranquillity, sessiz ama böyle curcuna içerisinde sessiz kalabilmek. Equanimity de deniyor. Daha çok sakinlik tarzında. Yani bu nedenle bunun birinci şartı, kabul. Kabul edeceksin, kabul etmek teslim olmak değil. Yanlışları kabul edeceksin ama bunu yöneteceksin. Ama bundan önce muhakkak yaşamında ego idealin olacak. İdeal ben dediğimiz ego ideali, uğrunda emek verilecek, yorulacak, çile çekilecek, katlanılacak. Yani renkli bir gölge gibi yakalamaya çalıştıkça kaçıyor ama hedefine gidersen kendiliğinden gelir arkandan. Yani mutluluk veya huzur ikisi de. Mesela ben huzurlu olayım dediğin zaman olmazsın. Öz şefkat yani kendine karşı da şefkatli olabilmek. Bazı insanlar yakınmacıdır, fedakardır, hep vericidir. Çırpınırlar ama mutlu değillerdir. İşte öz şefkat geliştirilmemiş.”
Tarhan: "Şükrün ölçüsü kanaattir…”
Şükür kelimesine atıfta bulunan Prof. Dr. Tarhan, “Huzurun, sahip oldukları şeyin kıymetini bilmek olarak geçiyor literatürde. Yetinme duygusu, kanaat duygusu… Şükrün ölçüsü kanaattir. Kanaat eden bir kimse şükrediyor demektir. Küçük şeylerden mutlu olabilmek. Bunu başardığın zaman şükür duygusunun kavramsal anlamını yerine getirmiş oluyorsun, sana o nimeti verene karşı şükran anlamında var bu duygu.” dedi.
Şükür duygusunun insana kendini iyi hissettirdiğini de anlatan Prof. Dr. Tarhan, “Mutlu olamayan insanlara baktığımız zaman ben her şeye layığım, en iyi benim gibi o kişilerin hiç küçük şeylerle mutlu olma becerisi yoktur. Bunu öğrenmek gerekiyor ve bir diğeri de mutluluğu engelleyen şey dünyayı, evini, çocuğunu değiştirmek isteyen. Dünyayı değiştirmek yerine kendimizi değiştirelim, sıradan şeylerden mutlu olalım. Bu ikisini başarırsak huzuru yakalamak çok kolay iki kavramı. Sabah kalktığında, bak, elim kolum sağlam, sıcak bir evdeyim, çoluğum, çocuğum yanımda. Bu benim için bir şükran meselesidir, deyip hemen kafasına olumsuz düşünceleri getirmemek, sahip olduğu şeylerin kıymetini bilmek, rutin şeylerden mutlu olmak yani. Bunu başardığın zaman bir rahatlık oluyor, zor şeyleri daha rahat yapabiliyorsun ama öbür türlü motivasyonu kırıyor diğer şeyler.” diye sözlerini tamamladı.
Sizlere daha iyi hizmet sunabilmek adına sitemizde çerez konumlandırmaktayız. Kişisel verileriniz, KVKK ve GDPR
kapsamında toplanıp işlenir. Sitemizi kullanarak, çerezleri kullanmamızı kabul etmiş olacaksınız.
En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.
Prof. Dr. Tarhan: “Egosu büyük olan insan mutlu olamaz!”
Üsküdar Üniversitesi Kurucu Rektörü, Psikiyatrist Prof. Dr. Nevzat Tarhan, insan hayatındaki huzur ve önemi konusunu değerlendirdi.
Prof. Dr. Nevzat Tarhan, huzur kelimesinin İngilizce’de, kültürel anlamda tam karşılığının olmadığına işaret ederek, “(Mutluluk, öznel iyi oluş) şeklinde Türkçeye tercüme ediliyor ama huzur kelimesinde bizim anladığımız huzurla batı kültüründeki huzur kelimesi farklı. Onun için huzur kelimesinin kültürel bir boyutu var.” dedi.
Huzur kelimesini batı kültürünün mutluluk ile özdeştirdiğini, fakat oradaki mutluluğun da haz odaklı ve heyecan arayışı şeklinde olduğunu kaydeden Prof. Dr. Tarhan, “Kavramsallaştırmamış çünkü ihtiyaç hissetmemiş. Mutluluğu, huzuru haz odaklı düşündüğü için…” diye konuştu.
‘İnsanı değersizleştiren, doğuştan günahkâr kabul eden’ Hristiyan kültürüne karşı tepki olarak ortaya çıkan hümanizmin, insan odaklı, insanı kutsallaştıran, insanı ben merkezci yapan, ben merkezci olan insanın da egosunu şişiren bir yapı olduğunu anlatan Prof. Dr. Tarhan, şöyle devam etti:
Tarhan: “Egosu büyük olan insan mutlu olamaz”
“Egosu büyük olan insan mutlu olamaz. Haz peşinde olan insan modeli tanımlandı. Devamlı uyarılmış duygulanım dediğimiz yani devamlı heyecan içerisinde. Amerika’da en ufak bir şeyde sevindirik olurlar. Her şeye sevinir, aşırı duygu tezahürü yapılır. Öyle olunca da devamlı bir heyecan arayışında. Bu seferde tamamen olumsuz duyguları reddediyorlar, olumsuz duyguları yok sayan bir felsefe ortaya çıkıyor. Halbuki olumsuz duygular da insanın hayatının bir gerçeği. Bu ikisini yönetmek gerekiyor, bunu yönetemeyince hedonistik bir felsefe ortaya çıkıyor.
Negatifi reddetmek, acıyı reddetmek, acıdan kaçınmak ve hazza yönelmek şu an da batının felsefesi. Bu felsefe böyle durumlarda içsel barışı ihmal ediyor, dışsal tatmini arıyor. Dışsal mutluluğu arıyor yani şunu yap mutlu ol, şunu kazan mutlu ol, yani başarıyı zengin olmaya odaklamışlar. Halbuki başarı iç huzurdadır. Asıl başarıya sahip olan insanlar iç huzura sahip insanlardır. Kendini büyük, kibirli gören insanlar vardır, kapının eşiğiyle kavga eder. Bu insan başarılı mıdır? Zengin ama mutlu değil, batıda böyle çok insan var.”
Tarhan: “Geçmişte yaşayan insanlar mutlu ve huzurlu olamaz”
Prof. Dr. Nevzat Tarhan, anı yaşamak değil anda yaşamanın önemli olduğunu dile getirerek, geçmişe takılı, devamlı geçmişte keşkelerle yaşayan, beş on sene önce olan olayı sanki dün olmuş gibi yaşayan insanların mutlu ve huzurlu olamayacaklarını söyledi.
Gelecekle ilgili ‘2 ay sonra başıma şu gelirse’ diye kaygıları olanların da huzurlu olamayacağını kaydeden Prof. Dr. Tarhan, “Keşke ve acaba kelimeleri altında insan eziliyor. Huzurlu insan geçmişi değerlendirir, dersler çıkarır, geleceğe bakar, planını yapar ama bugünü kendiyle barışık olarak yaşar. Bu nedenle kendiyle barışık olarak yaşamak kelimesi, huzur kelimesini çok güzel ifade ediyor. Hatta buna mutluluk priminde otantik mutluluk deniyor.” diye konuştu.
‘Elim kolum bağlı ama ruhum bağlı değil…’
Psikiyatrist Prof. Dr. Nevzat Tarhan, Mevlâna’nın akıl hastasının yanına gidip ‘Elin kolun bağlı ama çok neşelisin, nasıl oluyor?’ dediğini, akıl hastasının da gülerek ‘Benim elim kolum bağlı ama ruhum bağlı değil, ben gayet mutluyum.’ dediğini anlatarak, insanın dünya hayatının da bu şekilde olduğunu ifade etti.
Üzüntüsüz bir hayat mümkün değil
Yine Mevlana’nın oğlunu çok üzüntülü, kederli gördüğünü ve kurt postunu kafasına geçirerek, kurt taklidi yaptığında oğlunun ‘Baba beni güldürdün’ dediğini, Mevlana’nın da ‘Ben seni güldürmek için yapmadım. Kurt normalde korkutucu bir hayvan, postun arkasında benim olduğumu bildiğin için güldün. Aslında senin yaşadığın bu acıların arkasındaki şeyler hepsi gerçek değil. Sen, yaşadığın üzüntünün arkasını gör. Üzüntünün, üzülmeye değmez olduğunu görmeni sağlamak için yaptım.’ Dediğini de anlatan Prof. Dr. Tarhan, “Müthiş bir metaforla ona üzüntüyü doğru analiz etmeyi sağlıyor. Çünkü üzüntüsüz hayat mümkün değil.” dedi.
Tarhan: “O kadar ben merkezci olmuşuz ki…”
Gazze olaylarına ve bölgede yaşananlara karşı kimi kesimlerin duyarsızlığına dikkat çeken Prof. Dr. Tarhan, “Yüzleşmekten kaçınıyor insanlar. O kadar ben merkezci olmuşuz ki, o kadar kendi penceremizden bakıyoruz ki… İnsan ona bakar, o acıyla düşünür ama onunla ilgili acıyı kabul edip zaten huzurun anlamı da birinci şartı acıyı kabullenmektir, sonra acıyı yönetmektir. Böyle durumlarda oturup ağlayalım mı? Hayır, ağlamak değil. Burada ne yapmam lazım? Burada bana düşen nedir? diyerek bir şey yapıp, kendini büyük bir anlamın parçası hissedip huzuru hissediyor. O zaman insan bütüncül bakıp, evrensel bakabiliyorsun her şeye. O zaman huzuru yakalayabiliyor insan.” diye konuştu.
Tarhan: “İnsan en kötü ortamda bile olsa huzurlu olmayı başarabiliyor”
Gazze olaylarını doğru anlamlandırarak, ‘Bana ne düşüyor? Ülkemize ne düşüyor? Kader planında ne vardır? Bunun kaderin bize mesajı nedir?’ gibi düşünülmesi gerektiğini söyleyen Prof. Dr. Tarhan, “Bazen öyle güzel konuşmalar oluyor. Diyor ki bir konuşmacı ‘İslam kendine yeni coğrafya arıyor.’ Mesela bu da bu olayı doğru anlamlandırmak ve insanın bakış açısını geliştirmesi. Bu evreni yaratanın planı nedir? gibi yaşanan olaylara bakabilmek insana huzur veriyor. Onun için insan en kötü ortamda bile olsa huzurlu olmayı başarabiliyor. Huzuru yakalayabilmek, acıdan, olumsuzdan kaçmak değildir. Olumluyu ve olumsuzu birlikte ele alıp, oradan dersler çıkarıp olumluya doğru bir şey yapabilmektir.” dedi.
Tarhan: “Olması gereken benliği yakaladığı zaman huzuru yakalıyor insan”
İnsanların bir gerçek benliği bir de ideal olmayı istediği benliği olduğunu kaydeden Prof. Dr. Tarhan, “Bir de olması gereken… İdeal benliğe her zaman ulaşamayız. O üç benlik arasında dengeyi sağlamak… Çünkü ideal benlik gerçekçi olmuyor. O, olması gereken benliği yakaladığı zaman huzuru yakalıyor insan. Bunun için muhakkak kişinin kendi iç yolculuğuna çıkıp kendini tanıması gerekiyor. Kendini eğlenceye vererek, neşe ve keyif anlamında hep neşe ve keyif olsun, vur patlasın çal oynasın. Bu huzur değildir.” şeklinde konuştu.
‘Wellbeing’ yani ‘Afiyette olma’ hali…
Beynin serotonini daha çok salgıladığı duruma da rahatlatıcı duygu durumu dendiğini kaydeden Prof. Dr. Tarhan, “Aktif duygulanım var. Rahatlatıcı duygulanım ve güvenli duygulanım. Bu üç duygulanımı aynı an da beraber yönetmek huzurdur. Sadece birine odaklanmak değil, sadece güvende olup, evin güvenli ortamında dünyadan kopuk yaşamak da devamlı huzur vermez. Yaratılıştan olan bu üç kimyasalın dengesini beynimizde o iç eczaneyi harekete geçirmeyi başaracağız. Aslında kendimize bir kimyacı gibi olacağız. Ona öznel iyi oluş ya da huzur deniyor ya da ‘Wellbeing’ diye şimdi literatürde geçiyor. İyilik ve iyi olma hali. Yani bizim literatürde Türkçedeki karşılığı aslında ‘Allah sağlık, afiyet versin’ denir ya, oradaki afiyet kelimesi….” diye bilgi verdi.
Tarhan: “Yanlışları kabul edeceksin ama bunu yöneteceksin”
Prof. Dr. Tarhan, sağlığın bedensel bir rahatlık, iyilik olduğunu dile getirerek, şöyle dedi:
“Afiyet de psikolojik rahatlık, iyilik. Literatürde böyle geçer, bu ikisi birlikte, sağlık ve afiyet olduğu zaman huzur oluyor. Çünkü hastalıklı bir insanda hiç kolay değil. Ancak Hz. Eyüp gibi olmak lazım, yani o hastalığa rağmen huzuru kaybetmemek… O da büyük sınavdır. Ancak peygamberlerin başarabildiği bir şey. Mesela dinginlik kelimesi de huzura yakın bir kelime. Fırtınaların içinde sakin kalabiliyorsun. Tranquillity, sessiz ama böyle curcuna içerisinde sessiz kalabilmek. Equanimity de deniyor. Daha çok sakinlik tarzında. Yani bu nedenle bunun birinci şartı, kabul. Kabul edeceksin, kabul etmek teslim olmak değil. Yanlışları kabul edeceksin ama bunu yöneteceksin. Ama bundan önce muhakkak yaşamında ego idealin olacak. İdeal ben dediğimiz ego ideali, uğrunda emek verilecek, yorulacak, çile çekilecek, katlanılacak. Yani renkli bir gölge gibi yakalamaya çalıştıkça kaçıyor ama hedefine gidersen kendiliğinden gelir arkandan. Yani mutluluk veya huzur ikisi de. Mesela ben huzurlu olayım dediğin zaman olmazsın. Öz şefkat yani kendine karşı da şefkatli olabilmek. Bazı insanlar yakınmacıdır, fedakardır, hep vericidir. Çırpınırlar ama mutlu değillerdir. İşte öz şefkat geliştirilmemiş.”
Tarhan: "Şükrün ölçüsü kanaattir…”
Şükür kelimesine atıfta bulunan Prof. Dr. Tarhan, “Huzurun, sahip oldukları şeyin kıymetini bilmek olarak geçiyor literatürde. Yetinme duygusu, kanaat duygusu… Şükrün ölçüsü kanaattir. Kanaat eden bir kimse şükrediyor demektir. Küçük şeylerden mutlu olabilmek. Bunu başardığın zaman şükür duygusunun kavramsal anlamını yerine getirmiş oluyorsun, sana o nimeti verene karşı şükran anlamında var bu duygu.” dedi.
Şükür duygusunun insana kendini iyi hissettirdiğini de anlatan Prof. Dr. Tarhan, “Mutlu olamayan insanlara baktığımız zaman ben her şeye layığım, en iyi benim gibi o kişilerin hiç küçük şeylerle mutlu olma becerisi yoktur. Bunu öğrenmek gerekiyor ve bir diğeri de mutluluğu engelleyen şey dünyayı, evini, çocuğunu değiştirmek isteyen. Dünyayı değiştirmek yerine kendimizi değiştirelim, sıradan şeylerden mutlu olalım. Bu ikisini başarırsak huzuru yakalamak çok kolay iki kavramı. Sabah kalktığında, bak, elim kolum sağlam, sıcak bir evdeyim, çoluğum, çocuğum yanımda. Bu benim için bir şükran meselesidir, deyip hemen kafasına olumsuz düşünceleri getirmemek, sahip olduğu şeylerin kıymetini bilmek, rutin şeylerden mutlu olmak yani. Bunu başardığın zaman bir rahatlık oluyor, zor şeyleri daha rahat yapabiliyorsun ama öbür türlü motivasyonu kırıyor diğer şeyler.” diye sözlerini tamamladı.
---
Kaynak: www.nevzattarhan.com
Haftanın popüler haberleri
Ulusal Siber Güvenlik Stratejisi ve Eylem Planı genelgesi yayımlandı
Ulusal Siber Güvenlik Stratejisi ve Eylem Planı (2024-2028) ile ilgili Cumhurbaşkanlığı Genelgesi, Resmi Gazete'de yayımlandı.
Türkiye, Paris 2024 Paralimpik Oyunları'nda altın madalya aldı
Türkiye, Paris 2024 Paralimpik Oyunları'nda 4. altın madalyasını alarak, oyunlar tarihindeki en fazla altın madalya sayısına ulaştı.
Fitch, Türkiye'nin kredi notunu yükseltti
Fitch Ratings, Türkiye'nin kredi notunu "B+"dan "BB-"ye yükseltirken, not görünümünü durağana çevirdi.
OYAK Çimento ikinci çeyrekte de büyümeye devam etti
OYAK Çimento Fabrikaları A.Ş., 2024 yılının ikinci çeyreğinde 9 milyar 375 milyon TL net satış elde etti.
Öğrencilerin fikirleri Bi-Fikir KAP’ta ödüllendirildi
Öğrencilerin yenilikçi fikirleri Bi-Fikir KAP’ta 6. kez ödüllendirildi.
Anadolu Vakfı burs başvuruları başladı
Anadolu Vakfının burs başvuruları başladı. Başvuru için vakıf internet sitesinden başvuru yapılması gerekiyor.
Dünya modasına yön verenler IFCO da buluştu
7-9 Ağustos’ta İFM’de altıncısı düzenlenen IFCO, onlarca alım grubunun yanı sıra 150’yi aşkın ülkeden binlerce seçkin alıcıyı İstanbul’da buluşturdu.
Food Point Fuarı 24 Eylülde Bursa'da başlayacak
Gıda Sektörünün Kalbi Eylül’de Bursa’da Atacak.
Doğan Holding, Gümüştaş ve Doku Madencilik'in yüzde 75 hissesini alıyor
Rekabet Kurumundan Doğan Grubunun Gümüştaş ve Doku Madencilik şirketlerinin yüzde 75 hisselerini almasına izin verildi.
SK Hynix Ekim'de HBM3E çiplerinin seri üretimine başlayacak
SK Hynix önümüzdeki ay HBM3E çiplerinin seri üretimine başlayacak
Avrupa demir çelik talebini Türkiye'ye çevirdi
ADMİB Başkanı Fuat Tosyalı, demir ve demir dışı metaller ihracatında da pozitif rakamların elde edildiğini kaydetti.
Sanko Pazarlama Genel Müdürlüğe Mustafa Besli atandı
Rezzan Topal'dan boşalan Sanko Pazarlama Genel Müdürlüğüne Mustafa Besli atandı.
Bayraktar "Türk savunma sanayisine büyük ilgi var"
TEKNOFEST Yönetim Kurulu Başkanı Bayraktar: Tüm dünyadan Türkiye'nin savunma eserlerine büyük bir rağbet var dedi.
Avrupa Havacılık Raporu: İstanbul Havalimanı en yoğun havalimanı
İstanbul Havalimanı, 26 Ağustos-1 Eylül'de Avrupa'nın en yoğun havalimanı oldu.
Sevil Özakça: EİDS’de yetkilendirme süresi asgari 3 ay olacak
Bursa Ticaret ve Sanayi Odası Akademi projesi kapsamında “Elektronik İlan Doğrulama Sistemi (EİDS) Bilgilendirme Semineri” düzenlendi.
Hisarcıklıoğlu “OVP ile önemli bir yol haritası sunuldu”
(TOBB Başkanı M. Rifat Hisarcıklıoğlu “OVP ile önemli bir yol haritası sunuldu” dedi.
OVP ile 2026'da yüzde 9,7'ye düşen enflasyon oranı öngörülüyor
Cumhurbaşkanı Yardımcısı Yılmaz: Orta Vadeli Programın amacı, enflasyonun tek haneye düşürülmesidir.
Forever, Herbalife ve Homm'a Rekabet Kurulundan soruşturma
Forever Living Sağlık ve Güzellik Ürünleri Dağıtım, Herbalife International Ürünleri Tic. Şirketi ve Homm Bitkisel Ürünler Pazarlama hakkında soruşturma açıldı.
Apple, 2025'ten itibaren tüm iPhone'larda OLED ekranlara geçiş yapacak
Apple, 2025'ten itibaren çıkacak tüm iPhone'larda OLED ekranlara geçiş yapacak.
Havelsan ile JODDB arasında ikili işbirliği görüşmeleri başladı
Ürdün'de düzenlenen SOFEX 24 Fuarında Havelsan ile JODDB arasında ikili işbirliğine ilişkin mutabakat zapt imzalandı.
Beyaz eşya satışları geçen yıla göre yüzde 10 artış gösterdi
TÜRKBESD Yönetim Kurulu Başkanı Gökhan Sığın, ocak-temmuz döneminde iç satışların geçen yılın aynı dönemine göre yüzde 10 arttığını belirtti.
Konkordato Komiserliğinden Afra Profil alacaklılarına davet
Konkordato Komiserliği, Afra Profil Yapı Elemanları İnş. Taah. San. Ve Tic. Ltd. Şti.'nin alacaklılarını davet etti.
Sosyal medyanın en başarılı markaları belirlendi
Sosyal medyanın en başarılı markaları belirlendi.
Çuhadaroğlu Metal'de yeni yönetim belirlendi
Çuhadaroğlu Metal'de YK Başkanlığına Murat Ruhi Çuhadaroğlu, YK Başkan Vekilliğine Halil Nejat Çuhadaroğlu seçildi.
Graintürk Tarım'ın yeni ünvanı Graintürk Holding oldu
Graintürk Tarım A.Ş. yaptığı açıklamada Holding'e dönüştüğünü duyurdu.
İlk 8 ayda ebebek'in internet sayfasını 87 milyon kişi ziyaret etti
Ebebek Mağazacılık, Ocak-Ağustos arasında mağaza ve internet sitesi ziyaretçi sayılarını KAP aracılığıyla duyurdu.
Migros'un mağaza sayısı 3 bin 537'e ulaştı
31 Ağustos 2024 itibariyle Migros'un toplam mağaza sayısı 3537'e ulaştı.
Çin, Japonya'yı olası yeni çip kısıtlamaları nedeniyle uyardı
Çin, Japonya'yı olası yeni çip kısıtlamaları nedeniyle misilleme uygulayabileceğini belirterek uyardı.
Türkiye ile Mısır arasında 17 anlaşma imzalandı
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan ile Mısır Cumhurbaşkanı Abdulfettah Es-Sisi'nin huzurunda iki ülke arasında 17 anlaşma imzalandı.
Google 26 yaşında
Google, 26 yılı geride bıraktı.
e-ihracatta yıl sonu hedefi 8 milyar dolar
Ticaret Bakanı Bolat: 2024'ün sonuna kadar toplamda 8 milyar dolar e-ihracata ulaşmayı hedefliyoruz.
İlk 8 ayda Doğu Karadenizden 138 ülkeye ihracat gerçekleşti
İlk 8 ayda Doğu Karadenizden 138 ülkeye 1 milyar 99 milyon dolarlık ihracat gerçekleşti.
Haziran'da canlı krediler toplam kredilerin yüzde 98’ini oluşturdu
Haziran 2024 itibarıyla canlı krediler toplam kredilerin yüzde 98’ini oluşturdu.
Volvo Trucks, 600 km menzilli elektrikli kamyonu piyasaya sürecek
Volvo Trucks, 600 km menzilli elektrikli kamyonu piyasaya sürecek.
Türkiye'de 82 bin 500 uluslararası yatırımcı var
Ticaret Bakanı Ömer Bolat, İsveç’te iş dünyası temsilcileriyle buluştu.
Mısır Cumhurbaşkanı Sisi bugün Türkiye'ye geliyor
Mısır Cumhurbaşkanı Sisi bugün Türkiye'ye resmi ziyarette bulunacak.
Çin, Afrika ülkelerine ürün ihracatını artırmayı planlıyor
Çin, Afrika ülkelerine elektrikli araç ve yenilenebilir enerji ürün ihracatını artırmayı planlıyor.
Horoz Lojistik YK Başkanlığına Taner Horoz seçildi
Horoz Lojistik Yönetim Kurulu Başkanlığına Taner Horoz seçildi.
Psikolog Zozan Başçı Tuncay'dan velilere öneriler
Uzman Klinik Psikolog Zozan Başçı Tuncay, çocukların okula daha kolay adapte olması için önerilerde bulundu.
Gelecek Varlık şirketi, İş Bankasının alacaklarını satın aldı
Gelecek Varlık Yönetimi şirketi, İş Bankasının tahsili gecikmiş alacak portföyünü satın aldı.