Sibel Selvi'den markalara öneri: Raflarda yer almak yetmez, hayatlarda da olunmalı

Halkla ilişkiler çalışmalarının amaçlarından biri de toplumsal faydanın sağlanmasına katkıda bulunmaktır. Uzun yıllardır ortaya konulan ilişkisel paradigmalar da göstermiştir ki halkla ilişkiler, toplumsal ilişkilerin geliştirilmesi ve topluma yönelik hizmetlerin somut fayda sağlaması için en etkili yönetim fonksiyonudur. Kitlelerin markalar ve kurumlarla güçlü bir bağ kurabilmesi adına önemli olan güven veren iletişimin de temel yaklaşımlarından biridir. Sosyal faydaya odaklanan kararları, politikaları, uygulamaları destekleyen iletişim çalışmalarının giderek daha fazla öne çıktığını hatırlatan İnomist İletişim Danışmanlığı Ajans Başkanı Sibel Selvi, hedef gruplar ve paydaşlarla toplumsal ilişkiler kurmaya yönelik her adımın müşteri sadakatini inşa etmek ve korumak için kritik rol oynadığına dikkat çekiyor.

Peki, güven veren iletişim stratejisi nasıl kurulur?

Toplum ile kurum arasında kurulacak köprünün sağlam temeller üzerine inşa edilebilmesinde iletişim yaklaşımı belirleyici bir rol üstleniyor. Sadece pazarlama odaklı bir iletişim süreci tüketici ile kurulacak güven tesisinde yetersiz kalırken algı, marka değeri, kurumsal sosyal sorumluluk gibi iletişim parametreleri öne çıkıyor. Salt reklam amacı güden iletişimle güvene dayalı uzun ilişkiler sağlanamayacağından iletişim süreçleri daha farklı dinamiklerle güçlü hale getiriliyor.

Soyut olan güven ile somut olan faydayı buluşturan stratejiler ise hedefe ulaşmak için en etkili formül… Bu formülü hayata geçirmek içinse önce güven kavramının tam olarak ne ifade ettiğini anlamak gerekiyor. Psikolojik analizlere bakıldığında, konu oldukça karmaşık ilişkiler ağına işaret ediyor. Varlığı büyük bir motivasyon ve karar verme süreçlerine etki eden etkili bir itici güçken, yokluğu algısal olumsuzluğu ve uzaklığı besleyen, kurulan ilişkileri kanser gibi yiyip bitiren bir tümöre dönüşüyor. Bu durum pazarlama hedeflerini de büyük ölçüde etkilediğinden amaç ne olursa olsun iletişimde güven duygusunun yoksunluğundan kaçınmak gerekiyor.

Raflarda yer almak yetmez, hayatlarda da olunmalı

İletişimin temelinde yatan şeffaf olma durumu, güvene dayalı ilişkilerin can suyu gibidir. Kurulan iletişimin amacına çok daha hızlı bir şekilde ulaşmasını sağlayan şeffaflık, karşılıklı güvene dayalıdır. Marka ile kitleler arasındaki diyalog ne kadar şeffaf ve net olursa, iletişimin kalitesi de o kadar yüksek olur. İletişim stratejisini şeffaflık ve samimiyet üzerine kuran markalar ve kurumlar, hedef kitleleriyle uzun vadeli ve sürdürülebilir ilişkiler kurabilir. Özellikle de bilgi teknolojilerinin bu kadar sık kullanıldığı bu dönemde markanın gerçek değerlerini ortaya koyması çok önemli.

Samimiyet tohumlarının ekildiği iletişimin meyvesi sadakat olur

Markaların iletişim yaklaşımında toplumsal fayda da olsa ticari önceliğinde satış yapabilmek vardır. Bu noktada toplumsal faydayı esas alan güvene dayalı ilişkilerde de samimiyet çok önemlidir. Markanın kuracağı iletişimin tonu samimiyet olursa bu durum beraberinde güveni, güven ise müşteri sadakatini getirir. Tüketici tarafından samimi algılanan marka, aynı şekilde kredilibilte sınavını da rahatlıkla geçer. Bu durum satın alma mekanizmasında ve karar verme kriterlerinde büyük oranda belirleyici olur.

Bu hikayenin kahramanı toplum

Markalar gerçekten de pazarlama hedeflerine ulaşmak ve topluma da faydalı işler yapmak istiyorsa yaratacağı hikayedeki kahramanın toplum olduğunu unutmamalı. Satış sürecinden, reklam kampanyalarına, sosyal medya stratejilerinden uygulanacak sosyal sorumluluk projelerine kadar her proseste öncelik sosyal paydaş olan toplumdur. Kalıcı ve uzun soluklu bir ilişki için bu düstur unutulmamalı, toplumun gerçek ihtiyaç ve beklentileri bu hikayenin rotasını oluşturmalıdır.